3-) İki güruhun karşılaştırılmalı şeması:
BİRİNCİ GÜRUH İKİNCİ GÜRUH
Kendilerini tanımış, akılları başında ve kalpleri yerinde. Kendilerini tanımamış, akılları bozulmuş ve kalpleri sönmüş.
O sarayın içindeki acayiplere baktıkları zaman dediler: “Bunda büyük bir iş var.” Saraya girdikleri vakit nefislerine mağlup olup lezzetli taamlardan başka hiçbir şeye iltifat etmediler.
Anladılar ki bu saray beyhude değil, adi bir oyuncak değil; onun için merak ettiler. Bütün o mehâsinden gözlerini kapadılar.
“Acaba tılsımı nedir? İçinde ne var?” deyip düşünürken, birden o muarrif üstadın beyan ettiği nutkunu işittiler. O üstadın irşadına ve şakirtlerinin ikazlarına kulaklarını tıkadılar.
Anladılar ki, bütün esrarın anahtarları ondadır. Ona müteveccihen gittiler ve dediler: “Şöyle bir muhteşem sarayın, senin gibi sadık ve müdekkik bir muarrifi lazımdır. Seyyidimiz sana ne bildirmişse lütfen bize bildiriniz.” Hayvan gibi yiyerek uykuya daldılar. İçilmeyen, fakat bazı şeyler için ihzar edilen iksirlerden içtiler. Sarhoş olup öyle bağırdılar, karıştırdılar, seyirci misafirleri çok rahatsız ettiler.
Üstad ise, evvel zikri geçen nutukları onlara dedi. Bunlar güzelce dinlediler, iyice kabul edip tam istifade ettiler. Padişahın marziyâtı dairesinde amel ettiler. Nutukları dinlemediler ve padişahın düsturlarına karşı edepsizlikte bulundular.
Onların şu edepli muamele ve vaziyetleri o padişahın hoşuna gittiğinden, onları has, yüksek ve tavsif edilmez diğer bir saraya davet etti; ihsan etti. Saray sahibinin askerleri de onları tutup öyle edepsizlere layık bir hapse attılar.